4 Nisan 2008 Cuma

Akciğer Kanseri Sigara

Akciğer kanserinin sigaradan olduğu kesin midir?

Sigara ile akciğer kanseri arasındaki sebep-sonuç ilişkisi doğru orantılıdır. Bir kişi sigaraya ne kadar erken yaşta başlarsa, günde ne kadar çok sayıda ve ne kadar uzun süre sigara içerse, içtiği sigaradan ne kadar derin dumanı içine çekerse akciğer kanseri olma riski o kadar fazladır.

Sigara içmeyen akciğer kanseri olmaz mı?

Bu, çok daha az rastlanır bir durumdur. Oysa, sigara içen bir kişinin akciğer kanseri olma riski içmeyene göre 13 ile 22 kat daha fazladır.

Sigaranın kanser yapıcı etkisi uzun yıllar kullanıldıktan sonra kendini göstermektedir. Sigara içen bir kişi sigarayı kaç yıl içerse içsin bıraktıktan sonra akciğer kanseri olma riski giderek düşmekte ve 5-10 yıl içerisinde hiç içmeyenlerle ayni oranda risk taşır duruma gelmektedir.

Akciğer kanserlerinin %95 inde sebep sigaradır.


Daha Fazlası İçin >>>

Akciğer Kanseri

Tüm dünyada erkeklerde ve aynı zamanda dünyanın bir çok ülkesinde kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Bir çok kanser türünde giderek azalma söz konusu iken akciğer kanserine rastlanma sıklığı maalesef giderek artmaktadır. Tüm dünyada erkek ve kadınlarda halen en öldürücü kanser türüdür. Genel ölüm nedenleri arasında dünyadaçilmesidir. Bazı mesleklerde çalışma, hava kirliliği, radyasyon, genetik faktörler, beslenme alışka ikinci sırada yer almaktadır.

En iyi bilinen neden sigara inlıkları gibi…Adı geçen diğer nedenlerin hiç birisi sigara ile mukayese edilecek kadar önemli değildir.

Ülkemizin bazı yörelerinde bulunan ak toprak, gök toprak olarak bilinen asbest veya zeolit içeren toprakla temas akciğer kanseri yapmaktadır. Duvar sıvama ve yer döşeme amaçlı kullanılan ve bebeklerin altına konan bu toprağın bulunduğu alanlarda yaşayanlarda akciğer ve akciğeri örten zardan köken alan kanserlere çok sık rastlanmaktadır.

Bazen akciğer kanseri bir meslek hastalığı şeklinde ortaya çıkar. Örneğin radyolog hekimler ve diğer radyasyonla çalışanlarda ve asbest sanayinde çalışanlarda akciğer kanserleri çok daha fazladır. Asbest bir ses ve ısı yalıtım maddesi olarak sanayide kullanılmaktadır. Bu iş kollarında (fren ve balata üretimi, gemi ve uçak sanayi, asbestli tuğla ve yapı malzemeleri üretimi gibi…) çalışanlarda akciğer kanserleri bir meslek riski olarak ortaya çıkmaktadır.


Daha Fazlası İçin >>>

14 Mart 2008 Cuma

KEMOTERAPİ UYGULAMA SIKLIĞI VE SÜRESİ NE KADARDIR?

Tedavi uygulama süresi ve sıklığı hastalığınızın ve sizin durumunuza göre özel olarak seçilen kemoterapi şemasına bağımlıdır. Tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre süre ve sıklık doktorunuz tarafından değiştirilebilir
Genellikle en sık kullanılan aralar 3 veya 4 hafta olmakla birlikte bazı tedavi şemalarında haftada bir veya iki haftada bir uygulamalar vardır. Kemoterapinin zamanlaması konusunda en önemli, hatta hayati önem taşıyan nokta tedavinin mümkün olduğu kadar düzenli ve yan etkilerin izin verdiği ölçüde zamanında yapılmasıdır. Tedavi aralıkları gereksiz uzatıldığında tümöre kendini toparlama ve ilaçlara direnç kazanarak daha da güçlenme şansı verilmiş olur. Bu şekilde tümör büyümeye ve yayılmaya devam eder ve tedavi başarı şansı azalır. Kemoterapi randevularınız konusunda kesinlikle doktorunuzun önerileri dışına çıkmayınız. Herhangi bir nedenle (aile sorunları, parasal sorunlar vb.) tedaviyi bırakmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşarak sorunlarınızı anlatınız ve yardım isteyiniz. Tedavi günlerine mutlaka uyunuz. Kendinizi iyi hissetmediğiniz gerekçesi ile asla kendi- Iiğinizden tedavi gününüzü değiştirmeyiniz, ve evde kullanmak zorun- da olduğunuz ilaçları almamazlık etmeyiniz. Aksi halde eksik tedaviden kaynaklanan tedavi başarısızlıkları ile siz karşı karşıya kalırsınız.



Daha Fazlası İçin >>>

BAĞIRSAK KANSERİ TEDAVİSİNDE YENİ UMUT

Kanserle tedavi için geliştirilen yöntemlere bir yenisi daha eklendi. ’Tümör M2-PK’ adını taşıyan test, kalın bağırsak kanserinin erken aşamada saptanmasını sağlıyor..

Kolorektal kanser taraması olarak adlandırılan ve erken teşhis imkanı tanıyan ’tümör M2-PK’ testi, bir süredir Türkiye’de de uygulanıyor. Ethica İncirli Hastanesi Laboratuvar Direktörü Prof. Nilgün Alptekin Demirkol ve Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Levent, bu testin yararlarını sıraladı
Kolorektal kanser, tedavisi mümkün bir hastalıktır: Kolorektal kanser, bir kalın bağırsak hastalığıdır. Hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık karşılaşılan kanser türleri arasındadır. Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmaktadır.
* Erken teşhis için tarama çok önemlidir: Kolorektal kanser, dünyada tümörle ilişkili ölümlerin dördüncü nedenidir. Erken aşamalarda tespit edilebilirse, kolayca tedavi edilebilir. Kolorektal kanserlerde erken tespit için tarama stratejilerinin geliştirilmesi çok önemlidir.
* Tahlil yaptırmak hızlı ve zahmetsizdir: Kolonoskopi, kolorektal kanserleri tespit etmede çok hassas, duyarlı ve özellikli bir yöntem olmasına rağmen uygulaması hastalar için oldukça zahmetli ve zor olmaktadır.
Bu sebeple de tarama programlarında kullanımı uygun değildir. Uzun zamandır kolorektal kanser açısından riskli hastaların taramasında kullanabilecek uygun biyokimyasal tümör belirteçlerine ihtiyaç vardı. Bu konuda geliştirilen son yöntem ’tümör M2-PK’ oldu. Uzun çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yeni bir biyokimyasal belirteç olan ’tümör M2-PK’, kolorektal kanserleri erken aşamada saptamada son derece etkili oluyor. ’Tümör M2-PK’; hastadan alınan dışkı örneği yöntemi ile kantitatif tespit sağlıyor. Bu test sayesinde hızlı ve güvenilir sonuçlar elde ediliyor. Test, hastaların taranması sağlayan kolay, hızlı ve zahmetsiz bir yöntem niteliği taşıyor.


Daha Fazlası İçin >>>

Bağışıklık hücresi nakli ile kanser tedavisi

Hastalara başka kişilerden alınan bağışıklık hücrelerinin enjekte edilmesi, kanserin tedavisini sağlayabilir.
- Kanser araştırmacılarının “son derece heyecan verici” olarak nitelediği bu yeni gelişmeye göre, kanserle savaşan “süper güçlü” hücrelerin iki yıla kadar hastalara nakledilmesi mümkün.Bu teknik sayesinde bu hastalıkla mücadelede devrim niteliğinde bir dönem başlamış olacak.

Kuzey Carolina’daki Wake Forest Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmanın sonuçları New Scientist dergisinde yayınlandı.

Araştırmayı yürüten uzmanlar, laboratuvar testlerinde sözkonusu tekniğin kanserli hastaların bağışıklık sistemini 50 kat daha güçlü hale getirdiğini belirtiyorlar.


Daha Fazlası İçin >>>