14 Mart 2008 Cuma

KEMOTERAPİ UYGULAMA SIKLIĞI VE SÜRESİ NE KADARDIR?

Tedavi uygulama süresi ve sıklığı hastalığınızın ve sizin durumunuza göre özel olarak seçilen kemoterapi şemasına bağımlıdır. Tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre süre ve sıklık doktorunuz tarafından değiştirilebilir
Genellikle en sık kullanılan aralar 3 veya 4 hafta olmakla birlikte bazı tedavi şemalarında haftada bir veya iki haftada bir uygulamalar vardır. Kemoterapinin zamanlaması konusunda en önemli, hatta hayati önem taşıyan nokta tedavinin mümkün olduğu kadar düzenli ve yan etkilerin izin verdiği ölçüde zamanında yapılmasıdır. Tedavi aralıkları gereksiz uzatıldığında tümöre kendini toparlama ve ilaçlara direnç kazanarak daha da güçlenme şansı verilmiş olur. Bu şekilde tümör büyümeye ve yayılmaya devam eder ve tedavi başarı şansı azalır. Kemoterapi randevularınız konusunda kesinlikle doktorunuzun önerileri dışına çıkmayınız. Herhangi bir nedenle (aile sorunları, parasal sorunlar vb.) tedaviyi bırakmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşarak sorunlarınızı anlatınız ve yardım isteyiniz. Tedavi günlerine mutlaka uyunuz. Kendinizi iyi hissetmediğiniz gerekçesi ile asla kendi- Iiğinizden tedavi gününüzü değiştirmeyiniz, ve evde kullanmak zorun- da olduğunuz ilaçları almamazlık etmeyiniz. Aksi halde eksik tedaviden kaynaklanan tedavi başarısızlıkları ile siz karşı karşıya kalırsınız.



Daha Fazlası İçin >>>

BAĞIRSAK KANSERİ TEDAVİSİNDE YENİ UMUT

Kanserle tedavi için geliştirilen yöntemlere bir yenisi daha eklendi. ’Tümör M2-PK’ adını taşıyan test, kalın bağırsak kanserinin erken aşamada saptanmasını sağlıyor..

Kolorektal kanser taraması olarak adlandırılan ve erken teşhis imkanı tanıyan ’tümör M2-PK’ testi, bir süredir Türkiye’de de uygulanıyor. Ethica İncirli Hastanesi Laboratuvar Direktörü Prof. Nilgün Alptekin Demirkol ve Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Levent, bu testin yararlarını sıraladı
Kolorektal kanser, tedavisi mümkün bir hastalıktır: Kolorektal kanser, bir kalın bağırsak hastalığıdır. Hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık karşılaşılan kanser türleri arasındadır. Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmaktadır.
* Erken teşhis için tarama çok önemlidir: Kolorektal kanser, dünyada tümörle ilişkili ölümlerin dördüncü nedenidir. Erken aşamalarda tespit edilebilirse, kolayca tedavi edilebilir. Kolorektal kanserlerde erken tespit için tarama stratejilerinin geliştirilmesi çok önemlidir.
* Tahlil yaptırmak hızlı ve zahmetsizdir: Kolonoskopi, kolorektal kanserleri tespit etmede çok hassas, duyarlı ve özellikli bir yöntem olmasına rağmen uygulaması hastalar için oldukça zahmetli ve zor olmaktadır.
Bu sebeple de tarama programlarında kullanımı uygun değildir. Uzun zamandır kolorektal kanser açısından riskli hastaların taramasında kullanabilecek uygun biyokimyasal tümör belirteçlerine ihtiyaç vardı. Bu konuda geliştirilen son yöntem ’tümör M2-PK’ oldu. Uzun çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yeni bir biyokimyasal belirteç olan ’tümör M2-PK’, kolorektal kanserleri erken aşamada saptamada son derece etkili oluyor. ’Tümör M2-PK’; hastadan alınan dışkı örneği yöntemi ile kantitatif tespit sağlıyor. Bu test sayesinde hızlı ve güvenilir sonuçlar elde ediliyor. Test, hastaların taranması sağlayan kolay, hızlı ve zahmetsiz bir yöntem niteliği taşıyor.


Daha Fazlası İçin >>>

Bağışıklık hücresi nakli ile kanser tedavisi

Hastalara başka kişilerden alınan bağışıklık hücrelerinin enjekte edilmesi, kanserin tedavisini sağlayabilir.
- Kanser araştırmacılarının “son derece heyecan verici” olarak nitelediği bu yeni gelişmeye göre, kanserle savaşan “süper güçlü” hücrelerin iki yıla kadar hastalara nakledilmesi mümkün.Bu teknik sayesinde bu hastalıkla mücadelede devrim niteliğinde bir dönem başlamış olacak.

Kuzey Carolina’daki Wake Forest Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmanın sonuçları New Scientist dergisinde yayınlandı.

Araştırmayı yürüten uzmanlar, laboratuvar testlerinde sözkonusu tekniğin kanserli hastaların bağışıklık sistemini 50 kat daha güçlü hale getirdiğini belirtiyorlar.


Daha Fazlası İçin >>>

10 Mart 2008 Pazartesi

BAZI KEMOTERAPİ İLAÇLARININ ÖZEL YAN ETKİLERİ

Sindirim sisteminizde
Bazı kemoterapi ilaçlarının sıklıkla görülen yan etkilerinden bir tanesi de mide bulantısı ve bunu izleyen kusmalardır.Buna rağmen bazı hastalar kemoterapilerinde mide bulantısı ve kusmadan şikayetçi olmazlar.Her ilaç da bulantıya sebep olmaz.Verilen ilaca bağlı olarak bulantı oluyorsa, kemoterapi enjeksiyonundan birkaç dakika veya birkaç saat sonra başlayabilir ve birkaç saat devam edebilir,nadiren ertesi gün de bulantı hissedebilirsiniz.Çok ender olarak bazı vakalarda bulantının birkaç gün devam ettiği görülmüştür.Doktorunuz bulantıyı önlemek ve iyileştirmek için bulantı önleyici bazı ilaçlar önerebilir.Tedavi ekibinin kemoterapi yapılırken bunun önlemlerini almasına rağmen bazı kişiler bulantı hissetmektedir.Bu normal olabileceği gibi fazla hassasiyetten de ileri gelebilir.Çünkü tedavi başlamadan veya tedaviye gelirken bile bulantı hissi olanlar bulunmaktadır.Eğer bu derece hassas iseniz evinizden çıkarken bir teskin edici ilaç almakta fayda vardır.Bütün önlemlere rağmen bulantı ve kusmanız oluyorsa tedaviden 1-2 saat önce ve tedaviden 3 saat sonrasına kadar bir şey yemeyiniz
Tedaviye başlamadan 30 dakika kadar önce içeceğiniz hafif tatlandırılmış soğuk limonata tat alma duyunuzun değişmemesini sağlar ve bulantıyı önlemeye yardımcı olur.
Bulantı hissi ve kemoterapiden kaynaklanan tat alma duyunuzdaki değişiklikler iştah kaybına yol açabilir.

Bazı kemoterapi ilaçları sindirim sistemini etkileyerek ishal ve kabızlığa neden olabilir.İshal kemoterapiyi takiben birkaç gün takip edebilir.Bağırsaklarınızdaki bu tip değişiklikleri doktorunuza bildirin,bazı ilaçlarla kabızlık veya ishal sorununuza yardımcı olacaktır.

Sindirim sisteminizle ilgili yardımcı uyarılar

-Eğer mide bulantısı ve kusma şikayetleriniz varsa hemen doktorunuza bildirin. Doktorunuz bulantıyı önleyici ilaçlar önerecektir.
-Normal zamanlarda midenizin tam bir tokluk hissi duyuncaya kadar çok sulu şeylerle doldurmayın.
-Bulantıyı hissettiğiniz zaman yemek yemekten ve hazırlamaktan kaçının.Yemek kokularından,yemek yiyen kişilerden uzak durmanızda fayda vardır.
-Bulantının azalması için soğuk veya oda ısısındaki yiyecekleri tercih edin.Patates veya elma püresi,kreker,az kızarmış ekmek ve peynir lokma lokma yenebilir.
-Küçük yudumlarla yavaşça,elme veya çilek suyu,limonata,çorba,et suyu,çay ve su gibi sıvıları çokca için fakat yemekten önce midenizi sıvı ile doldurmayın.
-Her gün az ve sık yiyin.Bir günlük yiyeceklerinizi az miktarda 5-6 defada alın ve yiyecekleri iyi çiğneyin.
-Tedaviden hemen önce yemek yerine birkaç saat önce yiyin.
-Tatlı,yağlı,aşırı tuzlu,baharatlı ve kızarmış yiyecekler bulantıyı arttırırlar.
-ishal durumunda az posalı,bol proteinli ve kalorili yiyecekleri yemelisiniz.Aşırı sıcak ve soğuk yiyeceklerden sakınınız.Bazen süt ve sütlü yiyecekler dokunabileceği gibi hindistan cevizi faydalı olabilir.İshal ile kaybettiğiniz sıvıyı içerek tamamlayın.
-Eğer kabızlık meydana gelirse,meyva,tahıl,sebze gibi lifli yiyeceklere ağırlık vererek sıvı için.Her gün aynı saatlerde düzenli yemek yemeye çalışın ve her yemekte meyve suyu için veya meyva yiyin.Tuvalete gitmeden önce sıcak bir şeyin içilmesi faydalı olabilir.Kuru erik kompostosu ve sıcak içecekler bağırsak faaliyetlerini canlandırı.


Saçlarınız ve cildinizde
Saç dökülmesi kemoterapinin en sık yan etkilerinden birisi olmakla beraber,bazı kemoterapi ilaçları hiç saç dökmez veya fark edilmeyecek kadar az miktarda saç döker.Bazıları da geçici olarak,bölgesel veya tamamen saç dökülmesine yol açabilir.Saç dökülme miktarı,kullanılan ilaca, dozaja ve hastanın gösterdiği bireysel reaksiyona bağlıdır.Bir kısım ilaçlar da kemoterapi başladıktan bir veya iki hafta sonra saçları dökmek yerine,kafa derisine yakın bir yerden kırar.

Genelde saç dökülmesi birkaç hafta sonra görülür,çok ender olarak birkaç gün içinde de başlayabilir.Vücudunuzdaki tüyler de dökülebilir.Kemoterapi neticesinde saçlarınız dökülürse, tedaviniz tamamlanır tamamlanmaz tekrar çıkacaktır.

Eğer saçınızın dökülmesi az ise veya tedaviden sonra yeniden çıkmaya başladığı dönemde iseniz,şöyle hareket edin;3-5 günlük aralarla saçınızı kuru sabun veya hafif proteinli sabunla yıkayın ve duru suyla çalkalayarak hafifçe elinizle kurulayın.
Tedavi esnasında bazı ilaçlar,ender olarak deride yaygın toksik etkiler yapabildiği gibi,ilaçların serumla verildiği durumlarda serumun gittiği damarda ve üzerindeki deride de bazı yan etkiler yapabilir.Hatta benzer değişimler tırnaklar ve ağızda da daha ender olarak görülebilir.Her zaman olmayan,fakat ender de olsa bazen görülebilen ve tümü tedaviden sonra normale dönen bu değişimlerin önde gelenlerini şöyle sıralamak mümkündür.En sık görülen derideki yaygın veya yer yer ya da serum giden damarların etrafındaki kırmızılıklar ve ürtiker tarzındaki değişimlerdir. Eritem adı verilen bu tipteki kırmızılıklar genellikle ilaç uygulandıktan 30 dakika veya birkaç saat içerisinde başlar ve kısa sürede kaybolur.

Bazen su çiçeği şeklinde ve içi sıvı ile dolu kabarcıklar da oluşabilir.Bu belirtiler genellikle iki üç haftalık sürede tümüyle kaybolur.Eğer bu kabarcıklar iltihaplanırsa doktorunuz gerekli önlemleri alacaktır.

Bazı ilaçlar daha ender olarak avuç içi veya ayak tabanlarında hafif ağrılı kızarmalar yapabilir. Tedavi bittikten 5-7 gün sonra bunlar kaybolur.

Tırnak dipleri,ağız içi,serumun gittiği damar boyunda veya deride yer yer veya yaygın olarak kara lekeler oluşabilir.Genellekle kemoterapi yapılmasından 2-3 hafta sonra ortaya çıkan bu belirtiler tedavi bittikten sonra 10-12 hafta devam edebilir.

Bazı ilaçlar güneş ışınlarına karşı duyarlılık ile cildinizi güneş yanığı gibi kızartabilir veya cildiniz kuruyup rent değiştirebilir.Ayrıca tırnaklarınız daha geç uzayabilir ve tırnaklarda beyaz lekeler oluşabilir.

Saçlarınız ve cildinizle ilgili yardımcı uyarılar

-Size verilen ilaçlar yan etki olarak saçlarınızı dökecekse,tedaviden önce saçlarınızı mümkün olduğunca kısa kestirin.Uzun saçların ağırlığı kafa derisini çeker ve dökülme oranını arttırabilir.

-Saç spreyi,saç boyası,meç,röfle ve perma sıvıları gibi kimyasal maddeleri kullanmayın.

-Saçlarınızı yumuşak bebek fırçaları ile tarayın.

-Saç kurutma makinası,saç maşası ve bigudi kullanmayın.

-Saçlarınız dökülürse,bunu kapatmak için peruk kullanabilirsiniz.

-Cildiniz kuruyup kaşınırsa nemlendirici bir krem kullanmanız iyi gelecektir.

-Tırnaklarınızdaki beyaz lekeleri kapatmak için takma tırnak veya oje kullanabilirsiniz.

-Güneşte dışarı çıkarken yüksek faktörlü güneş kremi kullanın.

Bazı kematerapi ilaçlarının saç dökmesi buzlu şapka kullanılarak önlenilebilir.Buzlu şapka, kan akışını ve ilaçın kafa derisine ulaşmasını geçici olarak kısıtlar.Maalesef,bu şapka herkeste aynı etkiyi göstermez çünkü sadece belli bir kısım ilaçları bloke eder.En iyisi doktorunuza sormaktır.


Kemik iliğinizde
Kemik iliği kemiğin içinde yer alan ve kan hücreleri ileten süngerimsi bir maddedir.Üç tip kan hücresi (alyuvar,akyuvar ve trombosit) üretir.

Eritrositler ( Alyuvarlar)
(Vücutta oksijeni taşıyan hemoglobin içerirler)

Eğer kandaki alyuvar sayısı düşerse hemoglobin miktarı da azalacağından kendinizi yorgun ve bitkin hissedersiniz,çünkü vücudunuzda taşınan oksijen miktarı azalır ve nefer darlığından da şikayet edebilirsiniz.Tüm bunlar anemi,yani kansızlık (kanda alyuvar ve dolayısıyle hemoglobin eksikliği) belirtileridir.

Anemi,kan nakli ile başarı ile tedavi edilir.Kan naklinde verilen alyuvarlar çabucak akciğerlerden oksijen alıp vücuttaki diğer doku ve organlara dağıtırlar.Böylece yorgunluk ve bitkinlik hali ortadan kalkacak,nefes darlığı şikayetleri de sonlanacaktır.

Kemoterapiniz sırasında,düzenli kan testleri yapılarak kanınızdaki alyuvar sayısı izlenecek ve eğer gerekirse kan nakli yapılacaktır.Bazı kişiler hastalık kapabilecekleri endişesi ile kan naklinden korkarlar.Bu yersiz bir endişedir.Çünki size verilen kan bu risklere karşı gerekli test ve incelemelerden geçirilmiştir.

Lökositler (Akyuvarlar)
(Enfeksiyonlara karşı koymak için gereklidir)

Eğer kandaki akyuvarların sayısı düşerse enfeksiyonlara karşı duyarlığınızı arttırır çünkü mikroplara karşı koyacak yeterli akyuvar kanınızda azalmıştır.

Akyuvarlar,vücudun mikroplara karşı en etkin savunma araçlarıdır.Kemoterapiniz sırasında mikroplara karşı savunmayı güçlendirmek için antibiyotik takviyesi yapılır.Tedaviniz süresince düzenli olarak yapılan kan testleri ile akyuvar sayısının düştüğü tespit edilirse kanınıza direk olarak damardan antibiyotik verilir.Bazen antibiyotik tedavisi için hastanede kalmanız da gerekebilir.

Trombositler
(Kanamaları önleyip pıhtılaşmaya yardım ederler)

Eğer kandaki trombosit sayısı düşerse,cildinizde çürükler oluşur ve belki de ufak bir yara ve kesikten dolayı fazla miktarda kanama olabilir.Kan testlerinde trombosit sayınızın düşük olduğu tespit edilirse trombosit nakli yapılması için bir süre hastanede kalabilirsiniz.Bu kan nakline benzer bir işlemdir,kandaki tüm alyuvar ve akyuvarlar özel bir işlemle ayrıştırılarak,sadece trombosit ihtiva eden berrak bir sıvı şeklinde kana verilir.Bu nakil edilen trombositler derhal faaliyete geçerek herhangi bir kaza karşısında ciltte oluşan çürüme ve kanamaları önler.

Kemik iliğinizle ilgili yardımcı uyarılar

-Kematerapiniz sırasında veya bittikten sonra,ateşiniz normalin üzerine çıkarsa,cildinizde herhangi bir çürüme veya normal üstü bir kanama farkederseniz hiç vakit kaybetmeden doktorunuza müracaat edin.

-Kalabalık yerlerden ve enfeksiyonlu hastalıkları olan insanlardan uzak durmaya çalışın.

-Temizliğe maksimum özen gösterin.Özellikle yemeğinizi hazırlarken daime ellerinizi yıkayın.

-Mümkün olduğunca sağlıklı beslenin.Bol bol taze meyve,sebze ve salata yiyin.Tüm yiyeceklerinizin iyice pişirilmesine özen gösterin ve dışarıda yemek yerken dikkatli olun.


-Hayvanlardan enfeksiyon kapmamaya dikkat edin,özellikle dışkılarından uzak durun.

-Bir yerinizi keserseniz kanamayı durdurmak için kesilen bölgeye normalden daha fazla bastırmanız gerekir.Kesik v.s. sebeplerle oluşan yaraya normal yaradan daha fazla tıbbi bakım gösterin.

-Kendinizi yorgun hissettiğinizde hemen dinlenin.Tedavinizle aynı günde yorucu başka planlar yapmayın ve tedavinizin ardından iki gün yorulmamaya gayret edin.

Ağzınızda
Bazı kemoterapi ilaçları ağzınızı tahriş edebilir ve bazen küçük ağız yaraları oluşabilir.Eğer bu tip bir yan etki olacaksa genellikle tedaviden 5-10 gün sonra başlar ve 3-4 hafta sonra tamamen iyileşir.Ağız yaraları gereken ağız temizliğinin sağlamazsanız enfeksiyon kapabilir.Kemoterapide ağız yaraları sık olarak görülür,doktorunuz enfeksiyona karşı koruyucu bir tedavi önerebilir.

Bazı kemoterapi ilaçları tat alma duyunuzu değiştirebilir.Yiyeceklerin tadı size daha tuzlu,ekşi ve metalik gelebilir.Kemoterapi bitince tat alma duyunuz normale dönecektir.

Ağzınızla ilgili yardımcı uyarılar

-Düzenli olarak,sabah akşam ve her yemekten sonra kesinlikle dişlerinizi fırçalayın.

-Yumuşak ve küçük bir fırça kullanmanız tahriş olan ağzınıza zarar vermez.

-Kullanıyorsanız takma dişlerinizi düzenli olarak sabah,akşam ve her yemekten sonra kesinlikle ağzınızdan çıkararak temizleyin.

-Eğer dişmacunu ağzınızı sızlatıyor veya dişlerinizi fırçalarken mideniz bulanıyorsa,fırça ve macun yerine ağız gargaraları ve karbonatlı gargara (1 su bardağı ılık suda 1 çay kaşığı karbonatı karıştırarak elde edebilirsiniz) ile ağzınızı temizleyin.

-Her gün dişlerinizi diş ipi ile temizleyin.

-Dudaklarınızı vazelin veya dudak yağları ile nemlendirin.

-Alkol,tütün,sarmısak,soğan,sirke,sıcak ve tuzlu yiyeceklerden sakının.Bunlar ağzınızı tahriş eder.

-Kolay yutmanızı sağlamak için sulu yiyecekleri tercih edin.Günde en az iki litre sıvı için.

-Ağız yaraları başlarsa doktorunuza haber verin.

-Dişleriniz için mutlaka tedavi ve özellikle çekim gerekiyorsa bunu temoterapi başlamadan önce yapın


Daha Fazlası İçin >>>

8 Mart 2008 Cumartesi

KEMOTERAPİ KISIRLIĞA NEDEN OLUR MU?

Bütün kemoterapi ilaçları kısırlığa neden olmasa da maalesef bazıları olurlar.Kısırlık aldığınız ilaca bağlı olarak geçici veya kalıcı olabilir.Tedaviye başlamadan önce doktorunuzla kısırlık konusunda görüşün ve varsa eşinizle beraber bu görüşmeye gidin.
Kendisi veya eşi kemoterapi gören bir kadının tedavi sırasında hamile kalması sakıncalıdır.Çünkü ilaçlar bebeği etkiler.Bu yüzden doktorunuz,tedavi boyunca güvenli bir doğum kontrol metodu kullanmanızı önerir.

Kadınlarda kısırlık sorunu
Bütün kemoterapi ilaçları kısırlığa neden olmasa da bazıları yumurtalıkları etkileyip faaliyetlerini tamamen veya bir süre için durdurabilirler.Yumurtalıkların faaliyetlerinin tamamen durması bir daha hamile kalamayacaksınız demektir.Bu durumda menopoz belirtileri de başlar.Adetleriniz düzensizleşip tamamen bitebilir ve belki sıcak basmaları,cilt ve vajina kurulukları görülebilir.

Kemoterapiye başlamadan önce doktorunuz kanser tipinizi olumsuz etkilemeyecek,menoposa bağlı şikayetlerini azaltacak hormon ilaçları önerir.Bu ilaclar yumurtalıkların yeniden faaliyete başlamalarını sağlamaz ve kısırlığı önlemez.Cilt ve vajina kurulukları için doktorunuz bazı kremler önerebilir.

Eğer kısırlık geçici ise tedavi tamamlandıktan sonra yumurtalıklar yeniden faaliyete geçer,adetler düzene girer.Fakat bu kadınların ancak 1/3'i tekrar doğurganlık kazanabilir.

Hamilelikte Kemoterapi
Hastalığınız teşhis edilip ve kemoterapiye başlamadan önce hamile iseniz, hamileliğin devam edip etmeyeceğini doktorunuzla görüşmeniz gerekir.Bazen,kemoterapi,kanserin tipine,büyüklüğüne ve alacağınız ilaçlara bağlı olarak doğum sonrasına ertelenebilir.Bu ender bir durumdur.Hamileliğinizi doktorunuzla açıkça konuşup,karar vermeden önce bütün risk ve alternatifleri ve tüm ayrıntıları ile öğrenmeniz şarttır.

Erkeklerde kısırlık sorunu
Bazı kemoterapi ilacları kısırlığa neden olmazken,bazıları sperm sayınızı azaltıp spermlerinizin dişi yumurtalarına ulaşma ve döllenme kabiliyetlerini düşürebilir.Bunun anlamı bir daha çocuğunuz olmayacağıdır.Cinsel yaşamınız tedaviye başlamadan önce olduğu gibi devam edecektir.Hiçbir kemoterapi ilaci cinsel gücünüzü etkilemez. Kemoterapi,kısırlığa neden olduysa,tedavileri biten bazı erkekler kısır kalırken birkaçının spermleri nörmale döner.Bazen bu durum birkaç sene alabilir.Doktorunuz tedavi bittikten sonra kısırlık durumunu kontrol etmek için sperm sayınızı ölçebilir.

Bazen tedaviye başlamadan önce spermler dondurularak eşler çocuk yapmaya hazır olana kadar depolanıp senelerce bekletilen metotlarda vardır.Bu işlem,henüz ülkemizde bulunmayan sperm bankaları tarafından yapılır.





Daha Fazlası İçin >>>