23 Kasım 2007 Cuma

KEMOTERAPİDE OLASI YAN ETKİLER

Kanser hücrelerinin normal hücrelere göre hızlı büyümesi ve çoğalması nedeniyle çoğu antikanser ilaç bu tür özellik taşıyan hücrelerin tahrip edilmesi için geliştirilmiştir. Ancak bazı normal hücrelerde de benzer özellikler bulunmakta, bu hücreler de kanser tedavisinden doğrudan etkilenmektedir. Bu etkilenmeler yan etkileri de doğurmaktadır.
Bunun iyi bilinen bir örneği saçlardır, hızlı büyüyen ve çoğalan saçlar kanser tedavisi sürecinde geçici olarak zayıflayabilmektedir.
Önemli bir başka örnek de kemik iliği içinde gelişim gösteren kan hücreleridir.
Bir başka örnek sindirim sistemindedir: Ağız-yemek borusu-mide-bağırsak hattındaki hücreler kanser tedavisi sürecinden olumsuz yönde etkilenebilmektedir.
Bazı kanser ilaçları kalp, böbrekler, mesane, akciğerler ve sinir sistemi organları gibi hayati organlar üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilmektedir.
Halsizlik-bitkinlik. En sık karşılaşılan yen etkidir. Gündelik yaşamda karşılaşılandan daha farklı niteliktedir. Genellikle ani başlangıçlıdır. Bazı hastalar tarafından tükenmişlik-bitmişlik duygusu ile tarif edilmektedir.
Bulantı-kusma. Kemoterapi alacak hastaların en çok endişe ettiği yan etkiler arasında olan bulantı-kusma, yeni kuşak ilaçlar sayesinde hafiflemiştir. Güçlü bulantı önleyici ilaçlar da sorunun giderilmesine katkıda bulunmaktadır.
Ağrı. Sinir liflerini etkileyen kemoterapi ilaçlarının bazan ağrıya yol açtıkları bilinmektedir. Bazı durumlarda da kemoterapi sırasında ortaya çıkan ağız yaraları, kas ağrıları benzer yakınmaları yaratmaktadır.
Saç kaybı (alopesi). Sık karşılaşılan bir yan etkidir. Ancak bütün ilaçlar saç kaybına yol açmaz.
Kansızlık (anemi). Kemik iliğini baskılayan ilaçlar kansızlığa yol açabilmektedir. Kansızlık belirtileri şunlar olabilir:
Yorgunluk-bitkinlik hissi
Nefes darlığı
Çarpıntı hissetmek
Merkezi sinir sistemi (MSS) sorunları. Kemoterapi MSS’ni etkilemesi durumlarında bilinç bulanıklıkları ve depresyon gibi sorunlara yol açabilmektedir.
Enfeksiyon. Kemoterapi süresince beden enfeksiyonlara daha açık hale gelebilmektedir. Bunun önemli bir nedeni de kemik iliğinin baskılanması sonucunda, enfeksiyonlara karşı savaşan akyuvarların sayısındaki azalmadır.
Pıhtılaşma sorunları. Kanser ilaçlarının kemik iliği üzerindeki baskılayıcı özellik, kanın pıhtılaşmasında önemli bir işlevi olan trombosit hücrelerinin sayısının azalmasına, sonuç olarak da genel bir pıhtılaşma sorununun ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Bunun sonucunda, çok şiddetli durumlarda, herhangi bir yaralanma olmaksızın kendiliğinden kanamalar ortaya çıkabilmektedir. Aşağıdaki yakınmalar bu durumla ilgili olarak ortaya çıkabilir:
Umulmadık kanmalar
Cilt altında küçük kırmızı noktacıklar oluşması
İdrar renginde pembeleşme, kırmızılaşma
Dışkı renginin siyahlaşması ya da dışkı renginde kan görülmesi
Diş eti ya da burun kanamaları
Bir adet döneminden uzun süren vajinal kanamalar
Baş ağrıları ve görmedeki değişiklikler
Kol ve bacaklarda sıcaklık ve ağrı hissi
Kabızlık.
Kas ve sinir etkilenmeleri. Bazı durumlarda kanser ilaçları sinir lifleri üzerinde etki gösterebilmekte, periferik nöropati denen merkezi sinir sistemi dışındaki sinir yapılarından kaynaklanan sorunlara yol açabilmektedir. Bu durumdaki kişinin bedenin belli bölgelerinde, özellikle el ve/veya ayaklarında karıncalanma, titreme, uyuşukluk, güç kaybı, yanma, ağrı gibi yakınmalar, ayrıca çenede ağrı, mide ağrısı, kabızlık gibi sıkıntılar gözlenebilmektedir.
Cilt ve tırnak sorunları. Kemoterapinin cildi etkilemesi sonucunda kızarıklık, döküntüler, soyulma, kuruluk, sivilcelenme, güneşe karşı hassasiyet artışı gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bazı ilaçlar ciltte koyulaşmalara yol açabilmektedir. İlaçlar tırnaklar üzerinde de kırılma ve renk değişiklikleri gibi sonuçlara yol açabilmektedir.
Böbrekler ve mesane ile ilişkili sorunlar. Bazı antikanser ilaçlar mesanede irritasyon ve böbreklerde geçici ya da kalıcı hasar yaratabilmektedir. Bazı ilaçlar idrar renginin ve kokusunun değişmesine yol açmaktadır. Hasta kemoterapi süresince bol su içmelidir. Bu ortaya çıkabilecek bazı sorunları önleyebilir. Gereğinde kemoterapi sürecinde böbrek işlevlerinin izlenmesine karar verilebilmektedir.
Nezle benzeri belirtiler. Bazı hastalarda kemopterapiyi takip eden günlerdenezle benzeri, zaman zaman ateşin de bulunduğu bir tablo sergileyebilir. Bu tablo gerçekten bir enfeksiyondan kaynaklanmış olabileceği gibi, kanserin kendisinin yarattığı bir durum da olabilir.
Bedende sıvı hacminin artması. Kemoterapi süresince bedende su tutulumu artabilmektedir. Hasta, özellikle el ve ayaklarda öne çıkan bir şişlik hissedebilir.
Cinsel organlar üzerindeki etkiler. Kemoterapi bazan (her zaman değil) cinsel organları etkileyebilir.
Erkeklerde: Sperm sayısında ve hareketliliğinde azalma olabilir. Bu sorun geçici ya da kalıcı olabilir. Sertleşme ve bunu sürdürebilmede sorunlar yaşanabilir. Olası bir sorun da, kanser tedavisi döneminde spermin içinde, genetik bilgi saklayan kromozomlarda bir bozulma olmasıdır.
Kadınlarda: Overlerin etkilenmesi durumunda, üretilen hormon miktarında değişiklikler olabilir. Bu da adet dönemlerini etkiler: Düzensizlikler olabileceği gibi, kemoterapi döneminde kesilebilir de. Bu değişiklikler geçici ya da kalıcı olabilmektedir. İnfertilite (doğurganlık kaybı) ve menapoz görülebilir.

0 yorum: